Olgun dutlar
05 Haziran 2025 11:28

Olgun dutlar

Dut mevsimi geldiğinde bende bir sevinç bir sevinç ki, sormayın gitsin!

Ereğli’de birkaç tane dut ağacı var. Her gün sırayla yiye yiye yürüyoruz.

Hatta bir keresinde ağacın altında oturan köpekler kovaladığı için dut yiyemeden dut yemiş bülbüle dönmüştüm de korkudan sesim çıkmamıştı.

Bu yıl Güre’deyiz.  Burada da yürüyüş yolumuza denk düşen ağaçlar var.

Beyaz dutlar henüz olmamış.

Siyah dut ağacının altı morumsu bir halıyla kaplanmış gibi…

Ağaçlar, olgun dutları taşımak istemiyor olabilirler mi acaba? 

Belki de taşıyamıyorlardır,  ağır geliyordur…

Ya da dutlar kendi istekleriyle ezilmeyi göze alarak atıyorlardır kendilerini…

Olgun olanların pek çoğu da yaprakların aralarına saklanmış…

İnsanlar da öyledir diye fısıldadım kendime.

Bazen onlar sizi istemezler. Ağır gelirsiniz, taşıyamazlar…

Bazen de siz kalmak istemezsiniz. Uzun ve zorlu bir süreçtir çünkü. Dayanamazsınız, bekleyemezsiniz… Hem belki de o kadar zamanınız yoktur…

Bazen de saklanırsınız kendi içinize…

Herkesin, her şeyin çok görünür olduğu bir dünyada,  görünmek istemezsiniz…

Uzandığım her dut beni başka başka düşüncelere götürdü…

Öyle olur hep!

Bir yandan sevinçle, mosmor olmuş ellerime aldırmadan yerken, bir yandan da Piremus ve Tispe’nin  hazin hikâyesini düşünürüm…

“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe!”

Hayat da böyle değil midir? 

Evleri birbirine bitişik olan komşu çocukları Piremus ve Tispe aşık olmuşlar. Fakat aileleri karşı çıkmış. Görüşmelerini bile yasaklamışlar.

Onlar da uzun bir zaman evlerinin arasındaki çatlak duvardan konuşmuşlar sabahlara kadar…

Bir gün ormanda, mezarın yanındaki dut ağacının altında buluşup kaçmaya karar verirler. Tispe, buluşma yerine geldiğinde ağacın altında ağzı kanlar içindeki bir aslanla karşılaşır.

Çok korkar. Koşarak uzaklaşırken eşarbını düşürür.

Piremus, dut ağacının altına geldiğinde, ağzından kanlar damlayan aslanı ve Tispe’nin yerdeki eşarbını görünce hançerini göğsüne saplar ve kanlar içinde yere yığılır.

Tispe  geri döndüğünde Piremus’un cansız bedeniyle karşılaşır. Elinde de kanlı eşarp vardır.

Ve o da kanlı hançeri alır ve kendi göğsüne saplar.

Derler ki; dut ağacının meyvesi Premus’un kanından, yaprakları ise Tispe’nin gözyaşlarındandır…

Karadutun lekesini çıkarmanın tek çaresinin yine kendi yaprakları olmasının, elbette ki bir anlamı olmalıydı…

***

Gördüğünüz tüm dut ağaçlarına selam ve sevgiyle…

 

 

 

Güncelleme: 05 Haziran 2025 11:31
X