Bakkalcı esnafı Kaptan: Vatandaş gram gram yaşıyor!
İzmit Yeni Doğan Mahallesi Mürsel Paşa Caddesi üzerinde küçük bir market işleten İlhan Kaptan, ‘’Artık insanlar yarım kilo, 250 gram pirinç istiyor, 3 yumurta istiyor. Her şeyi küçük küçük alıyorlar. Eski yıllarda dar gelirli insanlarımız bunu yapıyordu; artık hepimiz dar gelirli olduk’’ dedi
İzmit Yeni Doğan Mahallesi Mürsel Paşa Caddesi üzerinde uzun yıllardır küçük bir market işleten İlhan Kaptan, bozulan ekonominin vatandaşı çok ciddi etkilediğini söyledi. Şuan 250 bin TL’lik bir veresiye defteri olduğunu belirten Kaptan, ‘’Artık insanlar yarım kilo, 250 gram pirinç istiyor, 3 yumurta istiyor. Her şeyi küçük küçük alıyorlar. Eski yıllarda dar gelirli insanlarımız bunu yapıyordu; artık hepimiz dar gelirli olduk’’ dedi
ÖDEYECEK DURUMU YOK
Bakkalcı esnafı olarak çok trajik şeylerle karşılaştıklarını belirten İlhan Kaptan, “Ben çoğu kez veresiye defterine yazdığım hesapları silmişimdir. Çünkü tanıyorum; adamın ödeyecek durumu yok. Ne yapayım? İsteyemiyorsun ki zaten. Durumu olsa getirir. O zaman da çiz at yapıyorum. Yani şöyle söyleyeyim; abartı olmasın, 2011’den 2023’e kadar ben minimum 500 bin TL silmişimdir” dedi.
ÇEKİNEREK GELİYORLAR
Kaptan şöyle devam etti: ‘’Deftere yazdıran, borcu olan insanların bazıları çekinerek geliyor. Bazıları iyi niyetimizi suistimal ediyor, bazıları boş vermiş durumda. Örneğin bir tane müşterim var, öyle bir çekinerek geliyor ki. Kendisi belediyede çalışıyor. Geçen onu yoldan çevirim, gel abi dedim. Hayırdır dedim. ‘Abi borcum var ya’ dedi. Daha maaş almadın ki dedim. ‘Abi kendimi sıkıntıya sokuyorum’ dedi. Ben de sıkıntın olursa gel söyle. Ben seni idare edebilirim dedim. Ne aldıklarını gördüğüm için, aşırıya kaçmadıklarını, geçinmeye çalıştıklarını görüyorum. Onun için insanları anlıyoruz. Yaşam mücadelesi veriyorlar. Örneğin bir müşterim, ayın 10’unda maaş alıyor. Arıyor beni diyor ki, ‘Gece yarısından sonra paranı getireceğim.’ Ben gece yarısından sonra da biraz açığım. Onu bile düşünen insanlar var.
FAİZİYLE ÖDEMEK İSTEDİ
Bir örnek daha, bir abim var, ‘Beni 3 ay idare edebilir misin?’ diye sordu. Deftere yazdırıyor. Ederim abi dedim. 3 ayda 60 TL borcu oldu. Geçen gün geldi, hesabını kapatacak. ‘Ben 70 bin vereyim’ dedi. Niye abi dedim. ‘Ya çok zam geçti ya’ dedi. Bunu düşünen müşterilerim de var. Yok olmaz abi dedim. Ben sana söz verdim ve kabul ettim. Ben hakkımı isterim sadece dedim.
250 BİN TL’LİK VERESİYE DEFTERİM VAR
Şuan 250 bin TL’lik bir veresiye defterim var. Getiren de oluyor, getiremeyen de oluyor. İnsanlar öğünlük yaşıyorlar. Her gün fiks ekmek alınıyor. İnsanlar maksimum iki günlük gıdasını alıyor. Onu da yazdırıyor. Ben bizim bakkaldan 2-3 bin TL’lik alış veriş yapan görmedim. Hep gündelik alış verişler oluyor. 3 yumurta alan da oluyor, 10 TL’lik şeker alan da oluyor, yarım kilo pirinç alan da oluyor. Ve bu şekil artarak devam ediyor. Ben esnaflık hayatımda son 2-3 senede yarım karpuz satmaya başladım. Şaka gibi. Niye? Çünkü alım gücü düştü insanların. Karpuz dahi alamayacak duruma geldi insanlar. Örneğin bu yıl karpuz en çok olduğu zaman, fiyatının en düşük olduğu zaman 8 TL oldu. Tarım ülkesiyiz sözde. Bir karpuz 80 TL’ye geliyor. Asgari ücretimiz bizim 17 bin TL.
HEPİMİZ DAR GELİRLİ OLDUK
Artık insanlar yarım kilo, 250 gram pirinç istiyor, 3 yumurta istiyor. Eski yıllarda dar gelirli insanlarımız bunu yapıyordu, artık hepimiz dar gelirli olduk. Herkes artık dar gelirli oldu. Ben bir kiloluk çayı ayda bir koli satamıyorum. 12 adet var içinde. Yarım kiloluk, 200 gramlık, 100 gramlık. Her şeyi küçük küçük alıyorlar.”
İLK DEFA BU KADAR ÇOK AĞLADIM
Karşılaştığı trajik bir olayın kendisini çok etkilediğini belirten İlhan Kaptan, “Bir gün Ramazan’da dükkandayım, saat 16.00’da çıkağım. Annem telefon açtı, ‘Oğlum bir tane kaşar ve sucuk getir’ dedi. Biz Ramazan’da bazen sucuklu, kaşarlı tost yeriz. Evde de kalmamış. Ramazan ayı; biz İslamiyete yakın bir aileyiz. Ramazan olduğu için sucuk ve kaşarı siyah poşete koydum. Gözükmesin istedim. Evime giderken, sokağın başındaki merdivende bir teyze iki çocuk gördüm. Tam sokağı dönerken çocuğun biri, ‘Anne biz ne zaman sucuk ile kaşar yiyeceğiz?’ dedi. Beynimden aşağıya kaynar sular indi. Poşete bakıyorum, siyah poşet, içi gözükmüyor. Geri dönüp poşeti ablaya verdim. Ağlayarak koşarak eve gittim. Eve girdim annem neden ağladığımı sordu. Annem, ‘Git onları çabuk bul’ dedi. Hemen çıktım, sokaklara daldım. Teyze ile çocukları bulamadım. Kendime çok kızdım sonra. Neden cebimde ne varsa vermedim diye çok üzüldüm. Param parça oldum. Hayatımda ilk defa bu kadar çok ağladım. Şaşırdım kaldım. Şu an anlatırken bile çok kötü oldum. Bu ülke çok yoksul insan var. Bundan sonra da daha iyi olacağını düşünmüyorum. Allah sonumuzu hayır etsin. Hep iyi konuşmalar yapıyoruz, daha iyi olsun istiyoruz ama çok zor.” diye konuştu.