
Seyis: Eğitimde kronikleşen hiçbir sorun çözülmedi
CHP Kocaeli İl Eğitim Sekreteri Turgay Seyis, karne günü dolayısıyla yaptığı açıklamada eğitimin temel sorunlarına dikkat çekerek Milli Eğitim Bakanlığı’na eleştirilerde bulundu
CHP Kocaeli İl Eğitim Sekreteri Turgay Seyis, eğitim-öğretim yılının sona ermesi nedeniyle yaptığı açıklamada öğrencileri tebrik ederken, Milli Eğitim Bakanlığı’nı sert sözlerle eleştirdi. 1. sınıflara karne verilmemesinden okul güvenliği ve temizlik sorunlarına, MESEM'lerde yaşanan ölümlerden müfredata, öğretmen atamaları ve çocuk yoksulluğuna kadar birçok başlıkta yaşanan eksiklikleri sıralayan Seyis, eğitimin siyasallaştığını ve laiklikten uzaklaştığını vurguladı. CHP’nin “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” için mücadele etmeye devam edeceğini ifade etti.
Çocuklarımız Sorumluluklarını Yerine Getirdi, Bakanlık Yine Sınıfta Kaldı
Seyis açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "Kıymetli yurttaşlarımız, sevgili çocuklar ve gençler, değerli basın mensupları, En değerli varlıklarımız, çocuklarımız yarın karnelerini alıp, bir eğitim-öğretim yılını tamamlıyorlar. Kimileri ilk karnelerinin heyecanını yaşarken, kimileri son kez karne alıp üniversiteye geçiş heyecanı yaşıyor. Tüm çocuklarımızı bir yıl boyunca verdikleri tüm emekler ve çalışmaları için yürekten tebrik ediyor; mutlu bir yaz tatili diliyorum. Çocuklarımız ve gençlerimiz sorumluluklarını yerine getirdi ve dinlenmeyi hak etti. Ancak ne yazık ki aynısını Milli Eğitim Bakanlığı için söyleyemiyoruz. Yıl boyunca defalarca uyarmamıza rağmen, bir yılı daha sorumluluklarını yerine getirmeden tamamladılar.
Cumhuriyetimizin Eğitim Hedeflerinden Uzaklaşıldı
Ekonomik büyüme, toplumsal kalkınma ve küresel rekabet için ülkemizin ihtiyacı olan nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemidir. Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi Cumhuriyetimizin bizden istediği “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetiştirilmesini sağlamak en temel sorumluluğumuzdur. Ancak AKP iktidarının ve atanmış Bakanlarının amacı hiçbir zaman ülkemizi ve eğitim sistemimizi iyiye götürmek, aksayan yönleri tespit edip buna yönelik çözümler üretmek olmadı. İktidarın bütün amacı eğitimi bir araç olarak kullanarak dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek, kendilerine uygun itaatkâr ve kanaatkar seçmeler yaratmak oldu. Bu nedenle de eğitim sistemimizi bilimden, akıldan ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırmaya devam ettiler. 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı'nda da eğitim sistemimizin hiçbir sorunu çözülemedi, hatta Bakanlık var olan sorunlara yenilerini ekledi.
1. Sınıflarda Karne Uygulaması Kaldırıldı
Bugün 1. sınıf öğrencilerimiz karne almadı mesela. Eğitim alanında sembolik değeri olan tüm uygulamalara düşman olan Bakanlık, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı'ndan itibaren ilkokul birinci sınıflarda karne uygulamasını kaldırdı. Somut işlemler döneminde olan öğrencilere 6-7 sayfadan oluşan gelişim raporu verildi. Çocuklarımızın gelişimlerinin raporlaştırılması, velilere çocukları ile ilgili dönütler verilmesi elbette çok önemli. Bu raporlar hazırlanmalı ve velilerle paylaşılmalı. Ancak henüz somut işlemler döneminde olan çocuklarımızın bu raporları anlamlandırması mümkün değil. Onlara da üzerinde Atatürk ve İstiklal Marşı'mızın olduğu, not ile değerlendirilmedikleri, emeklerinin karşılığını görecekleri ve hatıra olarak saklayacakları bir belge mutlaka verilmeliydi.
Kantin Fiyatları Aileleri Zorluyor, Çocuklar Aç Okula Gidiyor
Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında da çocuklarımız okullarda bir bardak temiz suya, bir öğün ücretsiz yemeğe dahi erişemedi, kantin masrafları bile aileler için ciddi bir yük haline geldi. Kantinlerde, sağlıklı yiyecekler olmaması bir yana; simit, açma ve poğaça 20 lira, su 10 lira, çay 20 lira, kaşarlı tost 50 lira. Bir çocuk günde bir kaşarlı tost yese ve iki su içse, ayda 1.400 lira para ödemek zorunda. Türkiye'de her üç öğrenciden biri okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapamıyor. Okulda kantin fiyatları el yakıyor, çocuklar temiz suya bile erişemiyor. Oysa yıllık 190 milyar lira bütçeyle çocuklarımıza bir öğün sağlıklı okul yemeği verilebilir. Ancak yandaş vakıflara kaynak yaratan iktidar, çocuklarımıza bir öğün yemek vermeye kaynak bulamadı, Partimizin bu konuda TBMM'de verdiği önergeleri ve kanun tekliflerini reddetti.
Okullar Temizlenemedi, Güvenlik Sağlanamadı
Geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana okullarda temizlikle ilgili yaşanacak sorunları ve alınacak önlemleri dile getirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı, okullarımız temizlenemedi. Ayda 8.000 liraya köle düzeninde insan çalıştırabileceğini düşünen zihniyet, okullarımızdaki temizlik krizini İşgücü Uyum Programı ve Toplum Yararına Program gibi geçici çözümlerle gidermeye çalıştı. Okullar temizlenemedi, öğretmenler, öğrenciler ve veliler okullarını temizlemek zorunda kaldı. Okullarımızın bakımını ve temizliğini üstlenmek isteyen belediyelerimiz ise engellendi.
Okullarda Can Güvenliği Sorunu Büyüyor
Okullarımız afet ve acil durumlara karşı denetlenmedi, gerekli iyileştirmeler yapılmadı, pek çok okul kazası yaşandı. Dönemin başında, ilkokula başlayacak olan Miray Aslan yavrumuz okul bahçesinde bir kazada hayatını kaybetti. Okul kazalarının yanı sıra okullarımızda büyük bir güvenlik sorunu da yaşanıyor. Daha geçtiğimiz hafta bir öğretmenimiz Konya'da bir okulda, ders saatleri içinde, yüzlerce öğrenci varken pompalı tüfekle katledildi. Yıl boyunca defalarca silahlı saldırılar, yaralamalar, şiddet olayları oldu. Yıllık 32 milyar lira maliyetle okullarımıza kadrolu bir güvenlik görevlisi atanmadığı için çocuklarımız, öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız okullarda saldırıya uğradı, yaralandı ve hayatını kaybetti.
Velilerden Usulsüz Bağış Alındı, Okulların Masrafları Karşılanamadı
Kamu okullarının temizliği ve güvenliği Bakanlık tarafından sağlanamadığı için, okulların eksikliklerini giderecek bütçeleri olmadığı için, yasak olmasına rağmen velilerden kayıt ücreti, bağış adı altında ücretler talep edildi. Okulların ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğu velilere bırakıldı. 2025 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi geçtiğimiz yıla göre %33,15 oranında artmış gözükse de yıllık enflasyon TÜİK'e göre %48,58, ENAG'a göre %89,77 oldu. MEB bütçesi gerçekte artmadı, azaldı. Bakanlık okullarımızın ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamadı.
Maarif Vakfı’na Milyarlar Aktarıldı, Okullar Yoksun Bırakıldı
Öte yandan, kurulduğu günden bu yana toplam 13,85 milyar lira aktarılan Türkiye Maarif Vakfı'na, 2025 yılı için MEB bütçesinden 6 milyar 774 milyon 954 bin liraya kadar kaynak aktarılabileceği Cumhurbaşkanı Kararı ile duyuruldu. Öğrencilerimizin hiçbir ihtiyacı için bütçe bulunamazken, yıllık 15,8 milyar lira maliyetle okullara dönem başında öğrenci başına 1.000 TL okul bütçesi gönderilemezken, yandaş vakıflara kaynak bulundu. Devlete emanet edilmiş bütçeler, çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkı için kullanılması gereken kaynaklar yandaşlar için kullanıldı.
Okul Öncesi Eğitim Geriledi, Kreşler Hedefte
Seçim beyannamelerinde 1 yıl okul öncesi eğitimi zorunlu yapacağız diyen iktidar okul öncesini zorunlu yapmadığı gibi, katkı payı uygulaması ile okul öncesi eğitimi kamu okullarında bile ücretli hale getirdi. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında okullaşma oranları 5 yaş grubu için yalnızca %84,26, 3-5 yaş için ise yalnızca %51,89 oldu. Yetmezmiş gibi okul öncesi eğitime erişimde yoksul halkımızın tek seçeneği haline gelen belediye kreşlerimiz kapatılma tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Tarikat ve cemaatlerin sübyan mektepleri, merdiven altı medreseler açması kolaylaştırılırken, yerel seçimler öncesi kreş açmayı vaat edenler, yaşadığı hezimetin intikamını çocuklarımızdan almaya çalıştı.
MESEM’lerde 13 Çocuk Hayatını Kaybetti, Bakanlık Sessiz Kaldı
Çocukların eğitim hakkını kısıtlayan, sağlık ve yaşam hakkını zedeleyen, güvencesiz ve denetimsiz bir emek sömürüsü olan MESEM'lerde çocuklarımız sömürülmeye, yaralanmaya ve ölmeye devam etti. 2023 Eylül ayından bu yana 13 çocuğumuz hayatını kaybetti: Zekai Dikici, Ulaş Dumlu, Ömer Çakar, Arda Tombul, Erol Can Yavuz, Murat Can Eryılmaz, Alperen Enes Ural, Alperen Kocayavuz, Eren Dağ, Muammer Samet Karaoluk, Yunus Emre Küçükkuzun, Efe Baran Kazancı, Arda Silahlı. Bir kez daha hepsini rahmetle anıyor, ailelerine sabır diliyor ve onları unutturmamaya söz veriyoruz. Hayatını kaybeden çocuklarımızın davalarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz takip ediyoruz. Ancak davalara ne Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan ne Adalet Bakanlığı'ndan hiç kimse katılmıyor.
MESEM’lerde Usulsüzlükler, Yolsuzluklar ve Kayıplar
MESEM'ler yalnızca çocuk işçiliği ve sömürüsüyle değil, yapılan usulsüzlüklerle de eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biri olmaya devam etti. Bazı iş yerleri devletten haksız kazanç elde etmek amacıyla ya hiç var olmayan işletmelerde çocukları ve yetişkinleri çalışıyormuş gibi gösterdi ya da var olan iş yerlerinde binlerce kişi çalışıyormuş gibi sahte beyanlarda bulundu. Bu usulsüz uygulama ile ödenek aldığı ortaya çıkarılan İzmit'teki bir kısım işverenler hakkında iddianame kabul edildi. 206 kişinin kamuyu 77 milyon lira zarara uğrattıkları tespit edildi. Devletin kaynakları hile ile yandaşlara dağıtılmaya devam ederken sorumlular olayın üstünü örtmeye çalıştı, sessiz kaldı.
Bakanlık Zorunlu Eğitimi Tartışmaya Açtı
MESEM’lerle ilgili bunca olay olurken sessiz kalan Bakanlık sanayide yaşanan “ara eleman” eksikliği bahanesiyle zorunlu eğitimi tartışmaya açtı. Mesleki eğitimi ortaokul düzeyine çekmeye çalışmak, çocukları erken yaşta eğitimden koparıp işgücüne yönlendirmek daha fazla çocuğumuzu mağdur etmenin, daha fazla aileye evlat acısı yaşatmanın dışında ne ülkemize ne de çocuklarımıza hiçbir fayda sağlamaz.
Okullaşma Oranları Düştü, Kız Çocukları Daha Fazla Mağdur Oldu
Ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranı bir önceki eğitim-öğretim yılına göre gerileyerek %91,7’den %87,9’a düştü. Açık öğretim okullarında kayıtlı öğrenci sayısı 1.229.802 oldu. Taşımalı eğitimin kapsamını daraltan değişiklik nedeniyle kırsal bölgelerde yaşayan çocuklarımız bir kez daha mağdur edildi. Denetlenmeyen özel okullarda karşımıza çıkan, özellikle kız çocuklarının eğitim hakkını elinden alan hayalet öğrenci/hayalet sınıf sorunu devlet okullarına da sıçradı.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli: Bilim Dışı, Deneysellik ve Tepkiler
Bu yıl 1., 5. ve 9. sınıfı tamamlayan çocuklarımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen, öğretim programı olmaktan ziyade çağdışı bir eğitim manifestosu olma niteliği taşıyan, iktidarın ideolojik saplantılarını ve itaatkâr ve kanaatkar nesil yetiştirme hedefini yansıtan programlarla eğitim aldı. Eğitim paydaşlarının tüm itirazlarına rağmen, Partimiz, sendikalar ve veliler tarafından davalar açılmasına rağmen hem bilimsel hem pedagojik hem de milli eğitimin temel ilkeleri açısından tartışmalı içerikler ders kitaplarına girdi. Çocuklarımız, yazarları bile belli olmayan, hiçbir bilimsel temele ve ihtiyaç analizine dayanmayan, pilot çalışması bile yapılmadan uygulamaya koyulan bu programların denekleri haline getirildi.
ÇEDES Projesi ve Eğitimde Gericileşme
AKP'nin eğitimi siyasallaştırma ve dinselleştirme hamlelerine yenileri de eklendi. ÇEDES kapsamında pedagojik olarak çocuklara uygun olmayan mezar ve cami temizleme, savaş canlandırması, ağıt yakma vb. etkinlikler gerçekleştirildi. Ülkü Ocakları Kültür Vakfı ile yapılan protokol ile bir partinin gençlik kolları yapılanması eğitim kurumlarımıza girdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu protokolün iptali için de dava açtık. Yandaş vakıflara yaz kursları için okullarımızı kullanmasına, eğitmen ücretlerinin Bakanlık bütçesinden karşılanmasına izin verildi.
Özel Okullarda Fahiş Ücretler ve Öğretmen Sömürüsü
Çocuklarını Bakanlığın gerici uygulamalarından korumak, bilimsel ve laik bir eğitim almasını sağlamak, temizlenebilen, güvenli okullara göndermek isteyen veliler özel okullara mahkum edildi. Fahiş fiyat artışları, kırtasiye, yemek, kurs vb. gibi farklı başlıklar altında istenen ek ücretlerle bazı özel okullarda istenen ücretler 1 milyon lirayı aştı. Devlet okullarda yaşanan sorunlar nedeniyle dişinden tırnağından artırarak, kredi çekerek çocuklarını özel okula göndermek zorunda kalan veliler ücretleri karşılayamaz hale geldi.
Özel okulları ücretleri açısından denetlemeyen Bakanlık aynı tavrını özel okullarda emeği sömürülen öğretmenlerin yaşadığı sorunlarla ilgili de sürdürdü. Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş, belirsiz süreli iş sözleşmesi, eğitim ve güzel sanatlar işkolu kurulması, kamu ile özlük haklarında eşitlik sağlanması yönündeki taleplerini duymazdan gelmeye devam etti.
Proje Okullarda Keyfi Atamalar, Öğretmen Mağduriyeti
Devlet okullarında en temel ihtiyaçlar bile karşılanamazken, bazı okullar için özel imkanlar seferber edildi. Bazı Anadolu İmam Hatip Liseleri bünyesindeki “Proje İmam Hatip Ortaokulları” için öğrencilere burs, nakit para, ödül, ücretsiz öğle yemeği, kırtasiye desteği, 24 kişilik sınıflar ve ücretsiz ulaşım gibi diğer devlet okullarında bulunmayan imkanlar vaat edilerek kayıt kampanyaları yürütülmeye başlandı.
Proje okul uygulamasının yandaş bir eğitim sendikası üyelerine kayırmacılık yapmak ve AKP'nin il teşkilatlarında bir torpil pazarı oluşturmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğini defalarca söyledik. 8 Nisan'da, dönem ortasında hiçbir somut kriter açıklamadan, sadece “bakan onayı” ile proje okullara öğretmen ve yönetici atamaları gerçekleştirildi. 9.251 öğretmen norm fazlası durumuna düştü ve il emrine atandı. Partimiz de buna karşılık proje okulları atamalarına ilişkin işlemin iptali için dava açtı. Öğrenciler itiraz ettikleri için soruşturmalara maruz kaldı.
Mülakat Mağdurları ve Atanamayan Öğretmenler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11 Nisan 2023’te 1 milyon atanmayan öğretmene “Bize oy verin, mülakatı kaldırdık.” dedi. Seçim kazanıldı, Yusuf Tekin göreve geldi ve “Mülakat gibi mülakat yapacağız.” dedi. Öğretmenler Bakanlık önünde nöbet tuttu, dava açtı ancak sorun çözülmedi.
Bu yıl yalnızca 15.000 öğretmen ataması yapılacağı açıklandı. Bunların 11.345’i ilk 5 branşa ayrıldı, 71 branşa sadece 3.655 kontenjan kaldı. 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştırılırken atama sayısı en düşük düzeyde tutuldu.
Ücretli Öğretmenlik Sürerken Akademi Uygulaması Başlatıldı
Öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmenlikle giderilmeye çalışılırken, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile Milli Eğitim Akademileri getirildi. Lisans diploması öğretmenlik için yetersiz sayıldı. Anayasa Mahkemesi’ne başvurumuz varken, bu yıl 10 bin öğretmenin Akademi’ye alınacağı duyuruldu. Bu uygulamanın amacı öğretmen yetiştirmek değil, yandaş olmayan Cumhuriyet öğretmenlerini elemektir.
Deprem Bölgelerinde Eğitim Sorunları Sürüyor
6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sorunları hala çözülmedi. Verilen “1 yıl içinde evlere yerleşilecek” sözü tutulmadı. Öğrenciler konteynerlerde ders çalıştı, öğretmenlerin elektriği kesildi. Sağlam kalan okullar kamu kurumlarınca işgal edildi. Çevre kirliliği ve ulaşım sorunları da çözülmedi.
CHP’nin Eğitimdeki Vizyonu
Buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki Milli Eğitim Bakanlığının görevi çocuklarımızın ve gençlerimizin yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış nitelikli eğitime erişim hakkını garanti altına almaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak;
Tüm bu sorunların çözülmesi,
Nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi inşa edilmesi,
Tüm öğretmenlerimizin hak ettiği değeri görmesi,
Okulların en güvenli alanlar olması,
Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi Cumhuriyetin bizden istediği “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetiştirilmesi için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz."