Duygusallık ve duyarlılık

07 Mayıs 2025 18:36
Her şeye çok üzülüp gözyaşı döken, çevrelerince ve hatta kendilerince bile, “çok duygusal” olarak

tanımlanan bazı kişilerde gözlemlediğim bir şey var…

Bir başkasının yaşadığı bir üzüntüde –ki bu ölüm ya da yoğun bakım- gibi ağır bir süreç de olabilir, yapılması gerekenleri -telefon, cenaze törenine katılmak gibi- yapmakla birlikte, o zor zamanlarda bile kendilerini öncelemeleri… Yine yeniden uzun uzun kendi hastalıklarından ve sorunlarından bahsetmeleri…

Bir süredir duygusallık ve duyarlılığın farklı tutumlar olduğu üzerine düşünüyorum. Benimki yalnızca gözlemlerime dayalı bir görüşken, birazcık araştırdığımda düşüncemin doğru olduğunu gördüm.

En zor anlarında, başlarına gelen her türlü sıkıntıda bize başvuran -belki de sığınan demeliyim- ve nefes aldığını söyleyen insanların bir kısmı biraz rahatladıklarında, bizim bir sıkıntımız olduğunda hemen bunalır ve “sen de bu kadar ince düşünme,” der…

Duyarlı insanların en çok duyduğu sözlerden birisidir; “Bu kadar hassas olma, ince düşünme…”

Psikolog  Gabor Mate,  bunun yeşil gözlü birisine, ”bu kadar yeşil gözlü olma,” demeye benzediğini  söyler.

Çünkü duyarlılık, toplumda güçsüzlük, hatta hastalık olarak görülebiliyor. Ve bu durum bazı kişilerde “utanma” duygusuna bile neden olabiliyor.

Konuyla ilgisi yok ama ben de korkularımızla ilgili örneğin -kedi ya da köpek için-; “Sana bir şey yapmaz ki,

 korkacak ne var, neden korkuyorsun?” denmesini çok gereksiz bulurum.

***

Bir süredir hasta olan sevdiğim bir arkadaşımın ölüm haberini aldığımda üzüldüğüm, ağladığım için ağır bir şekilde yargılanmış ve azarlanmıştım…

Karşı tarafa göre zaten hasta olduğu için üzülmem gereksizdi. Oysa bir insan -üstelik dünya iyisi bir insan artık- yoktu yaşlı bir annesi ve yakınları vardı…

Elbette herkesin duyguları farklı olabilir. Ancak bu ve buna benzer duyguları yargılamak çok yanlış! Öyle insanlarla hiçbir zaman güçlü bir bağ kuramadım. İlişkiler hep yüzeysel kaldı…

Zaten insanı en çok yaralayan da fiziksel acılar değil, anlaşılamamak, haksızlığa, adaletsizliğe uğramak değil midir?

***

Bir şeyi ya da bir insanı kendimiz için seviyorsak duygusal, bir şeyi ya da bir insanı onun için, kendisi olduğu için seviyorsak duyarlıyız.

Bir şeye, bir insana karşı ilgili, bilgili ve sorumluluk duyarak davrandığımızda duygumuz duyarlılığa dönüşüyor. Ben buna; ”içselleştirmek,” diyorum ki fazlası bize zarar verebilir.

Duygu, elbette ki çok kıymetlidir fakat duyguyu değere dönüştüren duyarlılıktır…

Duygusallık kendi başına hiçbir şeydir…

Hatta haddimi aşmazsam, biraz da bencilliktir. Başkalarının başına gelen felaket, ölüm, hastalık her neyse bir yandan üzülürken, bir yandan da kendi başlarına gelmediği için şükürlerinin içinde kendilerinin bile ayırdına varamadıkları gizli bir sevinç saklıdır…

Kendi sorunlarını, hastalıklarını karşı tarafın başına gelenlere acıyarak teselli bulurlar.

Bazen, acı çeken, üzülen insanların yanında hiçbir şey söylemeden sessizce bulunmak, dokunmak bile çok şeydir…

Duygularımızı anlayan, anla(ya) masa da yargılamayan, saygı duyan insanlar çıksın yolumuza!

Diğerlerinden öyle çok var ki!

YORUMLAR
  • Toplam 2 yorum
Mahmut Öztürk 22:21 - 07 Mayıs 2025

Önemli bir konuya değinen güzel bir yazı yazmışsınız! Selamlar...

0 Beğenmedim
Gül Fulya Yüksel 22:04 - 07 Mayıs 2025

O kadar doğru ki! Kaleminize, yüreğinize sağlık!

0 Beğenmedim

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
X