Odalardan Sungurlu Barajı’na tepki

12 Ekim 2021 10:42
13 Ekim’de gerçekleştirilecek olan Sungurlu Barajı duruşması öncesi TMMOB İKK ve Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği ev sahipliğinde gerçekleştirilen basın açıklamasında, “Proje Kandıra’nın yaklaşık 3’te 1’ini etkilediği gibi İzmit sınırları içinde de sosyo-ekonomik sorunlara yol açacaktır” ifadeleri kullanıldı

Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde gerçekleştirilmesi planlanan Sungurlu Barajı ile ilgili ilk ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Raporu bölgenin ekosistemini, yaşamını, sosyal yapısını tariflemediği gerekçeleriyle, gerek İstanbul 11. İdare Mahkemesi, gerekse Danıştay tarafından davacı bölge halkı lehine kararlar verilmişti. Sungurlu Barajı ile alakalı oluşturulan ikinci ÇED Raporu ise Ekim 2019 tarihinde yeniden hazırlatılmış, 2020 yılının Nisan ayında ÇED olumlu kararı verilmişti. Bunun üzerine 2020 yılının Haziran ayında bölge halkı tarafından Sungurlu Barajı’nın 2’nci ‘ÇED Olumlu’ kararına yönelik iptal davası açılmıştı.

DURUŞMA 13 EKİM’DE

13 Ekim’de gerçekleştirilecek olan duruşma öncesi TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu ve Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği ev sahipliğinde bugün bir basın toplantısı gerçekleştirildi. İzmit’te bulunan Mimarlar Odası Taş Bina’da düzenlenen açıklamaya TMMOB İKK İl Sekreteri Murat Kürekçi, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yüce, Peyzaj Mimarları Odası Temsilcisi Onur Öztürk, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Kocaeli Temsilcisi Sema Olkun Kopal, Kocaeli Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Yılmaz, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Cemal Akın, Büro Emekçileri Sendikası (BES) Şube Başkanı Yeliz Yılmaz Karstarlı, HDP İl Yöneticisi Selda İlgöz, sendika ve oda temsilcileri katılım sağladı.

“160-200 BİN ARASI AĞAÇ KESİLECEK”

Ortak açıklamayı okuyan TMMOB İKK İl Sekreteri Murat Kürekci şu ifadeleri kullandı: “ÇED Raporu incelendiğinde, Sungurlu Barajının yağış alanının 285 kilometrekare olduğu, baraj rezervuar alanının 11.76 kilometrekare olduğu ve mutlak koruma alanının ise 25 kilometrekare olduğu görülmektedir. İçme Suyu Havzaları Yönetmelikleri incelendiğinde ise 36.76 kilometrekarelik alanda hiçbir faaliyette bulunulamayacağı anlaşılmaktadır. Yine bakanlık verilerine bakıldığında rezervuar alanının 1’nci sınıf tarım arazisi olduğu, ancak bundan raporda bahsedilmediği görülmektedir. Öte yandan tüm proje alanı içerisinde yaklaşık 1.691.595 metrekare orman sayılan alan olduğu ve 34 bin 500 ağaç kesileceği öngörülmektedir. Bu rakam yanıltıcıdır. Orman mühendisi uzmanlarla yapılan görüşmelerde, uzman değerlendirmelerine göre hesaplama yapılırken 10 metrekareye bir ağaç hesap edilmektedir. Üstelik bu rakamlara, akarsu yatağında bulunan ve orman envanterinde olmayan küçük ormancıklar dahil değildir. Mevcut alanda kesilecek ağaç sayısı 160 bin ile 200 bin arasında olacağı tarafımızdan tahmin edilmektedir. Tarım arazileri ve tarımsal üretim açısından bakıldığında, proje kapsamında mansabta Ağva bölgesinde yaklaşık 1250 hektar tarım arazisinin sulanması gündeme alınmış ancak yeterli çalışma yapılmamıştır. Oysa ki Kandıra bölgesinde baraj rezervuar alanında yaklaşık 8000 hektar alan halen aktif bir şekilde tarımsal üretimde kullanılmaktadır. Barajın yapılmasıyla birlikte, tarımsal üretim açısından rezervuar alanında üretim tamamen bitecektir.

“SOSYO-EKONOMİK SORUNLARA YOL AÇAR”

Yerleşim birimleri açısından bakıldığında 285 kilometrekare alanda 18 mahalle muhtarlığı bulunmakta olup rezervuar alanı ve mutlak koruma alanı içerisinde bulunan Akçaova merkez ve mahalleleri Tokaşlar ve Yorgalar, Teksen Merkez Mahallesi, Selametli Merkez ve Mahallesi Kabaklar, Çalca ve karşı Çalca Mahalleleri ile Kubuzcu Mahallesi’nin Aptipaşa Mahalleleri haritadan tamamen silinecek ve diğer 13 mahalle ve mahallelere bağlı yerleşim birimleri ise içme suyu havza yönetmeliklerinden dolayı yaşamsal ve tarımsal üretim açısından olumsuz etkileneceği gibi, baraj yapıldığında oluşacak mikro klimadan ve kuzeyli rüzgarların bölgede hakim olması ve bağıl nemin artmasından dolayı havza dışında dahi özellikle bölgede yapılan fındık üretimi de ciddi oranda etkilenecektir. Burada asıl olan, projenin bir bütün olarak ele alınmasıdır. Bu noktada su kaynaklarının bir kısmı izmit Çubuklu’dan, bir kısmı da Umuttepe’nin arkasından başlamaktadır. Proje Kandıra’nın yaklaşık 3’te 1’ini etkilediği gibi İzmit sınırları içinde de sosyo-ekonomik sorunlara yol açacaktır. 

“BÖLGENİN EKOSİSTEMİNİ YANSITMIYOR”

Ekosistem yönünden bakıldığında flora–fauna açısından 6 taxonun endemik olduğu, baraj yapıldığında bunlar ile ilgili ne tür çalışmalar yapılacağı belirtilmemiştir. Yine ne gariptir ki bu konuda ağırlıklı olarak literatür bilgilerinden faydalanılmış, “bölgede çalışma yapılmıştır denilse de hukuken proje hazırlama aşamasında 1 yıl 4 mevsim yapılması gereken çalışmalar maalesef Ağustos 2019’da sucul canlılar açısından aks bölgesinde kısıtlı gün ve sayıda yapılmış ve çalışma yaptık” denmiştir. Bu raporda bölgenin ekosistemini yansıtmamaktadır. En önemli noktalardan birisi de, süreç içersinde İSKİ Genel Müdürü ile de görüşmeler gerçekleştirilmiş ve Sayın Genel Müdür 2001 yılında başlanan 2003 yılında devreye sokulan Sungurlu ya da Yeşilçay Regülatöründen İstanbul’a aktarılan su miktarından memnun olduğunu belirtmiştir. Baraj yapıldığında alınacak su miktarı ortaşama 115 hektometreküptür. Hali hazırda ortalama. 85.7 hetrometreküp su zaten İstanbul’a verilmektedir. İSKİ kayıtlarına baktığımızda ; regülatörün devreye sokulmasından bu yana yıllık 104, 112, 114, 106 ve 2020 yılında ise 127 hektometreküp su İstanbul’a verilmiştir. Regülatörün yıllık su verme kapasitesi 142 hektometreküptür. Şayet İsaköy Aktarma İstasyonu’ndaki pompalar yeterli sayıda çalıştırılır ise baraj yapılmadan da İstanbul’un daha fazla su alması olasılığı mevcuttur. Bu durumda barajın yapılmasının ne anlamı vardır?

“YENİ BİR RANT ALANI”

Bölge insanı, ekosistemi ve doğası açısından yüzbinlerce yılda oluşan bir yaşam alanının yok olması, telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacaktır. Bu noktada suyu alın ama yaşam alanlarımıza, tarım alanlarımıza ve doğamıza dokunmayın, diyoruz. Anayasamızın 56. ve 19. maddeleri açık ne nettir. 56. Madde; “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” derken, 19 madde ise “devlet vatandaşın maddi manevi kültürel ve çevresel değerlerini korumakla yükümlüdür der”. Oysa bu proje, belirtilen faydalar yerine ekosistemi, sosyal yaşamı, kültürel yaşamı ve 1‘inci sınıf tarım alanlarını yok eden, dahası gerek bölgede yatırım amaçlı arazi satın alıp kamulaştırma kanalıyla devleti zarara uğratacak, inşaat yapacak 5’li müteahhit grubuna yeni bir rant alanı daha açılacaktır. 13 Ekim 2021 günü saat 14:10’da İstanbul 12. İdare Mahkemesi’nde görülecek dava duruşmasında adaletin ekosistemden, yaşamdan, tarımdan, hayvancılıktan, üretimden, tarihten ve kültürden yana olmasını diliyor, bu doğrultuda mücadelemize devam edeceğimizin bilinmesini tekrarlıyoruz.”
 

SEFA GARDİYANOĞLU

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
X