Sendikalardan ortak açıklama: Asgari ücret emeğe saygının ölçüsüdür

30 Kasım 2021 13:34
Yarın başlayacak olan asgari ücret görüşmeleri öncesi Türk-İş, Hak-İş ve DİSK tarafından gerçekleştirilen ortak imzalı basın açıklamasında, “Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının bir ölçüsüdür. Refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla tespit edilmesi toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir” ifadeleri kullanıldı

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK tarafından yarın başlayacak olan asgari ücret görüşmeleri öncesi İnsan Hakları Parkı’nda ortak bir basın açıklaması gerçekleştirildi. 3 konfedarasyonun ortak imzası bulunan açıklamaya sadece Türk-İş ve bileşenlerinin temsilcileri katıldı. Hak-İş ve DİSK temsilcileri, basın açıklamasının yeri ve saati konusunda bilgilerinin olmadığını aktardı. Türk-İş Sendikası Kocaeli İl Temsilcisi Yakup Yıldız tarafından okunan açıklamada, “Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının bir ölçüsüdür. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla tespit edilmesi toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir” ifadeleri kullanıldı.

“BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR”

Yıldız tarafından okunan açıklama şöyle: “2022 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısıyla 1 Aralık 2021 Çarşamba günü sosyal tarafların katılımıyla yapılacaktır. Asgari ücret, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücrettir. Bu yönüyle asgari ücret, insanın yaşaması ve varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan asgari gelir kaynağıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Anayasası'nın girişinde, ‘İşçinin ve ailesinin yalnızca geçimini temin eden ücret, insanca yaşamaya yeterli bir ücret değildir. Halbuki işçinin insanca yaşaması için yeterli ücrete sahip olması gerekir’ ifadesine yer verilmiştir. Üç İşçi Konfederasyonu insan onuruna yaraşır bir asgari ücret belirlenmesi taleplerini bir araya gelerek ortaklaştırmışştır. Özellikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel sorunu olan asgari ücretin, belirlediğimiz ve savunduğumuz ilkeler doğrultusunda karara bağlanması büyük önem taşımaktadır.

“TOPLUMUN TÜMÜNÜ İLGİLENDİRMEKTEDİR”

Ücretli çalışanların yarıya yakını asgari ücret ve civarında bir gelir elde etmektedir. Sosyal güvenlik primine esas ortalama kazanç da asgari ücretin biraz üzerindedir. Asgari ücret belirleme çalışmalan sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirmektedir. Sadece asgari ücret alanlar değil; asgari geçim indirimi, işsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği, engelli ve yaşlılık aylığı ile bakım yardımı, genel sağlık sigortast, bireysel emeklilik, sosyal güvenlik borçlanması, sosyal güvenlik alt ve üst primlerinin belirlenmesi gibi çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Ekonomide özellikle son dönemde döviz kurlarında yaşanan olağanüstü dalgalanma ve başta gıda ve kira olmak üzere temel mal ve hizmet fiyatlanında görülen artışlar, emeğinden başka hiçbir geliri olmayan ücretli çalışanların satın alma gücünü geriletmiştir. Bu nedenle, 2022 yılında geçerli olacak asgari ücretin, ekonomide yaşanan gelişmeler de dikkate alınarak, insana yakışır bir yaşam düzeyini sağlayacak şekilde tespit edilmesi gereği ortak düşüncemizdir.

“KABUL EDİLEMEZ”

Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının bir ölçüsüdür. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla tespit edilmesi toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir. Üç İşçi Konfederasyonu aileleri ile birlikte insan onuruna yaraşır bir asgari ücret belirlenmesi taleplerini yineleyerek bir kez daha bir araya gelmiştir. Anayasamız devlete ‘çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmalan için gerekli tedbirleri alma’ görevi vermektedir. Aynca, asgari ücretin tespitinde "çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur" denilmektedir. Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Asgari ücretin belirlenmesi müzakerelerinde göz önünde tutulması gereken öncelikli husus, çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşullarıdır. Çalışanlar, yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum gerekçesiyle asgari ücretin düşük belirlenmesi kabul edilemez.

“TALEPLER GÖRMEZDEN GELİNMEMELİ”

Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi AB üyesi tüm ülkelerin gerisine düşmüştür. Küresel pazarlar ile rekabet edebilmek adına emek kesiminin talepleri görmezden gelinmemelidir. Türkiye'nin rekabet şartlarını düşük ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır. Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır. Türkiye'de gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğu ücret geliri elde edenlerdir. Kaldı ki, hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden hem dolaylı olarak mal ve hizmet alımında yapılan zorunlu ihtiyaç harcamalarından dolayı günlük yaşantısının her aşamasında vergiye maruz kalınmaktadır. Ücretli çalışanların net ücreti, vergi dilimlerindeki artışlar nedeniyle ilerleyen aylarda düşmektedir. Asgari ücret alan işçiler bile yılin son dört ayında eksik ücret almak durumunda kalmaktadır. Asgari ücrette gelir vergisi nedeniyle meydana gelen gerilemenin telafi edilmesi uygulaması, sadece asgari ücretle çalışan bekar işçiler için geçerlidir.

“AİLE KORUNMAMAKTADIR”

Evli, üç çocuklu ve eşi çalışmayan bir işçi, yılbaşında elde ettiği ücret düzeyini yıl sonunda alamamaktadır. Bu işçinin yılın toplamı itibariyle kaybı devam etmektedir. Mevcut bu uygulamayla aile korunmamaktadır. Ücretli çalışanlar için vergi matrahı farklılaştınılmalıdır. 2002 yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 17,1 katı iken, günümüzde 6,7 katina gerilemiştir. Tüm ücret gelirlerinde, asgari ücrete denk gelen kısmina kadar olan tutarın vergi dışı bırakılması yönünde sosyal taraflar arasında görüş birliği oluşmasına rağmen - şimdiye kadar- herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. İşverenin sosyal güvenlik primi düşürülmüş ve buradan doğan milyarlarca liralık gelir kaybı Hazine tarafından karşılanmaktadır. Ancak işçilerin sosyal güvenlik priminde bir indirim yapılmamıştır. Sosyal devletin koruyucu vasfı öncelikle düşük gelirli olan ücretli çalışanlar için olmalıdır.”

 

SEFA GARDİYANOĞLU

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
X